Haber

Krizin yükü yoksullarda, krizden zenginler yararlanıyor

MUSTAFA USTASI

SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, Sinop’ta; “Krizin yükünü yoksullar çekiyor. Krizden zenginler yararlanıyor. Yani kârı kişiselleştirip özelleştirenler zararı kamulaştırıyor” dedi.

SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Alper Taş, bir dizi programa katılacağı Sinop’ta ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Alper Taş dedi ki:

“Ekonominin gidişatı hepimizi ilgilendiriyor ve endişelendiriyor. Daha fazla yoksulluğun, daha fazla eşitsizliğin, daha fazla adaletsizliğin derinleştiği bir süreçten geçiyoruz. Kriz derinleşiyor. Ancak krizin yükünü emekçiler ve yoksullar çekiyor. Büyük sermaye, krizden zenginler yararlanır, krizin tüm yükü işçilere yüklenir.

AKP ve MHP güç bloğu ekonomi bütün konsept; Rasyonel siyaset olarak bildiğimiz sömürü ve soygun politikaları, borçlanmaya, özelleştirmeye ve yaratılan krizin tüm yükünü işçilere yükleme maddesine dayalı, bazı kesimleri güçlendirme siyaseti, işçi krizini yok etme siyaseti. sermaye tüm emekçilere bölünür.

Diğer bir deyişle, kârı kişiselleştirip, kârı özelleştirenler zararı kamulaştırmaktadır. Bu kayıpların oluşmasından kendileri sorumlu olsalar da, bu sıkıntıların kaynağı olmayan işçilere yük bindirerek sermaye birikimlerini güçlendiriyorlar, bu krizi kendileri bile fırsata çeviriyorlar. Dolayısıyla, bu ekonomi politikaları temelden değiştirilmeden, özelleştirme anlayışı içinde neoliberal politikalar doğrultusunda, mevcut piyasa denklemi içinde Türkiye ekonomisinin krizden çıkma şansı kalmamaktadır. Dolayısıyla köklü bir ekonomik değişime ihtiyacımız var, köklü, kamu planlamasına dayalı, emek temelli ve toplumsal çıkara dayalı bir politikaya yönelmekten başka çıkış yolumuz yok.

“ÇALIŞANLAR VERGİSİNİ ÖDER AMA SERVET SAHİPLERİ MALI ALAMAZ”

Herhangi bir iyi işaret göremiyoruz. Sonuç olarak, uygulanan ekonomi politikasının gerçekleşeceğine dair rastgele bir sinyal yok. Bunun bir işareti yok. Sabrı telkin, şükrü telkin ve tevekkülden başka gelişigüzel önerdikleri bir şey yoktur. Büyük bir yoksullaşma dönemindeyiz.

Bu politikaların ana kaynağı sıcak paraya, borca ​​dayalı ve özelleştirmeye dayanmaktadır. Her şeyi sattılar. Borç aldılar. Aldıkları borcu halk lehine kullanmadılar. Kendi takipçilerini zenginleştirmek için kullandılar.

Adaletsiz bir vergi sistemi var. Çalışanlar vergi öder. Ancak zenginin malı alınamaz. Doğal olarak adaletsiz bir vergi sistemi var. Vergi artışı yapıyorlar. Ancak bu artışların temeli olarak aldığımız içki ve yiyeceklerin vergilerini ödeyip zenginlerle eşitleyerek bu yükü taşıyoruz ama yıllarca servet biriktirip bu ekonomik düzenden yararlananlar vergilerini bile dürüstçe ödemiyorlar. . Vergi erteleme ve vergi borcu silme politikalarını fiilen görüyor ve yaşıyoruz. Bu nedenle adil bir ekonomik sistem, adil bir vergi sistemi ve servet vergisinin uygulandığı bir anlayış gereklidir ama AKP aslında en başından beri zenginlerin partisi olduğu için doğal olarak zenginlerin ve zenginlerin aleyhine gidebilecek bir politikadır. Zenginlik kaygısı yıllardır neoliberal dediğimiz 12 Eylül’den sonra Özal’la anlaşma yaptı. bu arada uygulamaya konulan ekonomik anlayışı sürdürüyor. Bu devamın sonucunda ise geride kalanların can çekiştiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Her boyutta bir kriz var. Hazine boş çünkü üretime dayalı, planlamaya dayalı ekonomi yok. Toplumsal çıkara dayalı bir ekonomi anlayışı yoktur. Tamamen kâra dayalı ve piyasanın insafına bırakılmış neoliberal bir ekonomi anlayışı var. Sermayeye yani yüzde 1’e çalışmaya dayalı bir ekonomi anlayışı var. Yüzde 99’u sömüren, yüzde 99’a binen bir ekonomi anlayışı var.”

derepazarihaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu